Fiber Optik

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 


Bilgi iletişiminin tarihi oldukça eskiye dayanır. İlk çağlar da insanlar ateş yakarak iletmek istedikleri bilgiyi bir tepeden bir başka tepeye aktardılar. Işık kullanılarak yapılan bu ilk haberleşmede insanoğlu belki de hala en gelişmiş ışık detektörünü yani gözü kullandı.  Işık üreten kaynak olarak ateş kullanılıyor ve bu ışık insan gözünce algılanarak bilgi bir noktadan başka bir noktaya aktarılıyordu. Bu ilkel haberleşme tekniğinde en büyük zorluk, haberleşme uzaklıklarının çok sınırlı olması ve aktarılan bilginin büyüklüğünün az olmasıydı.

Daha sonra gelişen iletişim teknolojileri, çeşitli ortamlardan yararlanarak bilginin iletilmesini sağladılar. Genel­de kullanılan, elektrik sinyalinin iletken kablolar aracılığı ile bir noktadan diğerine aktarılmasına dayalı teknolojilerdi. Ancak son elli yıl içinde, ilkçağlarda kullanılan yönteme geri dönüldü ve iletişimde ışık tekrar kullanılmaya başlandı.
Son yıllardaki iletişim teknolojilerindeki sıçramanın tabanında fiber optik teknolojilerindeki gelişmeler olduğunu söylemek doğru olur.

Işık Kuramının Tarihçesi
Fiber optiğin insanları neden bu kadar çok etkilediğini daha iyi anlamak için belki de önce ışık kuramının tarihçesine bakmak gerekir. Son 3000 yıl içinde ışık ile ilgili geliştirilen onlarca kuramdan önemli olan altısı şunlar:

1)  Dokunma

2)  Işıma

3)  Parçacık

4)  Dalga

5)  Elektromanyetik

6)   Kuantum

Bundan sonra gelen iki kuram Sir Isaac Newton’un parçacık ve Christian Huygens’in dalga kuramları. Bunlar, birbirlerine tam ters olan kuramlar. Newton’a göre ışık, parçacık olarak düz bir doğru üzerinde yol alır. Diğer bir deyişle, ışık bir parçacıklar sistemidir ve kaynağından her yöne düz doğrular boyunca yol alırlar. Newton’un fizik yasası parçacıkların cisimlerden yansımasını açıklayabiliyor.

Huygens’in dalga kuramıysa Newton’un kuramını kabul etmiyor. Ona göre, eğer ışık parçacıklardan oluşsaydı birbiriyle karşılaşan ışık demetleri kendilerini yok etmeliydi. Huygens, bunu açıklamak için karşılaşan iki su akıntısını örnek gösterdi.  Gerçekten de ışık bu tür bir özellik göstermez ve ışık demetleri karşılaştıklarında, su örneğinde olduğu gibi bir olay ortaya çıkar. Huygens, ışığın bir dalga olduğunu öne sürdü. Ona göre ışık ve onunla ilgili olaylar tümüyle dalga kuramına oturtulmalıydı.

Buna karşılık Newton da eğer ışık bir dalgaysa, hareketi boyunca rastladığı köşeleri de dönmesi gerektiğini ancak bunun olmadığını ileri sürerek dalga kuramını reddetti. Bu günün bilimiyse ışığın gerçekten köşeleri döndüğünü gösterebiliyor. Ancak dalga boyunun çok küçük ol­masından dolayı bu olayın gözle gö­rünmesi olası değil. Dalga kuramı, 1800’lü yıllarda kabul gördü.

Parçacık kuramıysa 1800’lü yılların sonlarında tamamen terk edildi. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, James Clerk Maxwell, elektrik, man­yetizma ve ışığı bir kuramda birleştir­di. Bu kurama elektromanyetik teori dendi. Maxwell’e göre ışık bir elekt­romanyetik dalgadır ve diğer elektro­manyetik dalgaların özelliklerini gös­terir. Maxwell, elektrik ve manyetik sabitlerden yararlanarak ışık hızını he­sapladı. Gerçi bulduğu hız kabul edi­lebilir değer içinde; ancak Maxwell’in teorisi fotoelektrik etkisini açıklaya­mıyor. 1887 de Heinrich Hertz, metal üzerine gönderilen belli özellikteki ışığın, elektronları metal yüzeyinden kopardığını buldu.

1900’de Max Planck, ışık ile ilgili başka bir kuram geliştirdi. Buna göre ışık, içinde enerji olan küçük bir paket içinde iletilir ve madde tarafından emilir. Bu küçük pa­kete “quanta” adını verdi. Quanta içindeki enerji, ışığın frekansıyla doğ­ru orantılı. Albert Einstein, Planck’ın kuramını tamamen kabul ederek ışı­ğın quanta olarak iletilmesinin ve madde tarafından emilmesinin yanın­da, ışığın quanta olarak yol aldığını ile­ri sürdü. Einstein, quanta birimi olarak foton’u kabul etti.
1905’te Einstein kuantum kuramını kullanarak fotoelektrik olayını açıkladı.

Kuantum kuramı, iki temel kuramın, parçacık ve dalga kuramlarının birleştirilmesiydi. Bu birleştirme zorunluydu; ışık bazen parçacık bazen de dalga özelliği gösterir. Işık, enerji nin bir biçimidir. Fotonlar, ancak bu fotonun hareket halinde olması durumunda var olurlar. Işığın boşluktaki hızı saniyede 3x108 metredir. Fiber optikle ışığın en yakın ilişkisi yansımadır. Newton yasaları ışığın nasıl yansıdığını açıklayabiliyorlar Newton kuramına göre, ışığın bir yüzeye gelme açısıyla yansıma açısı değişmez. Işığın çok önemli bir özelliğiyse kırılma. Kırılma, ışığın değişik ortamlarda yol almasında ortaya çıkıyor.

Belli özellikteki bir ortamdan başka özellikteki ortama geçerken ışık kırılır. Işığın hızı, hareket ettiği orta ma bağlı olarak bazen artar bazen de azalır. Örneğin, ışık havada camdan daha hızlı gider. Bir ortamdan diğeri. ne geçerken ışık hızının değişmesi onun kırılmasına neden olur. Fiber optik teknolojisi, son bir kaç yüzyıldır geliştirilen ışık kuramının bir sonucu. Gördük ki eski zamanda ateş sinyal aracı olarak kullanılmıştı. Bilim geliştikçe haberleşmede kullanılan sinyalleme şekil değiştirdi ve bu işlem çok daha karışık bir hale geldi. Işıkla ilgili bilim adamlarının çalışmaları çok eskiye dayanmakla birlikte, fiber teknolojilerindeki gelişme oldukça yeni.
 
Fiber Kablolarla İletişim
Yukarıdaki şekilde göründüğü gibi herhangi bir bilgi (ses, veri ya da görüntü) önce elektrik sinyaline dönüştürülür. Işık kaynağında bu sinyaller ışık sinyaline çevrilir. Burada önemli bir nokta fiberler hem sayısal hem de analog sinyali taşıyabilir. Birçok kimse fiberlerin sadece sayısal sinyalleri taşıdığını düşünebilir (ışık kaynağının açılıp kapanmasıyla). Sinyal bir kere ışık sinyaline çevrildikten sonra, fiber içinde detektöre gelince­ye kadar yol alır. Burada ışık sinyali tekrar elektrik sinyaline dönüştürülür. Son olarak da elektrik sinyalinin şifresi çözülerek bilgiye (ses, veri veya görüntü) dönüştürülür.

İletişimde kullanılan fiber kabloların temel üç bölümü vardır.İç kı­sımda fiberin damarı, daha sonra çeperi ve en dış bölümde ise kablonun kaplama bölümü bulunur (Şekil 3). Aşağıdaki şekil, tipik bir fiber kablonun ara kesitini gösteriyor. Damar, ışık sinyalinin yol aldığı, daha başka bir deyişle bilginin iletildiği bölüm. Telekomünikasyon endüstrisinde ge­nel olarak 8.3 mikrometreden 62.5  mikrometreye kadar olan büyüklüklerde fiber kablolar kullanılıyor. Standart telekomünikasyon fiberinin damar çapı 8.3 mikro­metre (tek mod ), 50  mikrometre (çoklu mod), 62.5 mikrometre (çoklu mod) civarında bulunuyor.

Da­mar bölgesini saran çeperin yarı çapı 125 mikrometre, fiber kablonun tamamının yarıçapıysa 250  mik­rometre ile 900  mikrometre arasında değişir. Bu büyüklükleri insan saçının çapı olan 70  mikrometre ile karşılaştırabiliriz. Işık, fiber optik kabloya girdikten sonra dengeli bir şekilde yol alır ve buna mod denir. Fiber kablonun tipine bağlı olarak yüzlerce çeşit mod oluşturulabilir. Her mod, giriş ışık sinyalinin bir bölümünü taşır. Daha genel bir deyişle fiber içindeki mod sayısı, fiber damarının çapına, ışığın dalga boyuna ve sayısal açıklık denilen büyüklüğe bağlıdır.

Günümüzde kullanılan temel iki tip fiber optik kablo vardır: tek mod ve çoklu mod fiberler. Bunları dış görünümleriyle ayırmak olası değildir. Her iki tip de iletişim ortamı olarak kullanılmakta. Ancak değişik uygulamalarda değişik şekillerde kullanılırlar.

Tek Mod Fiberler: Işığın tek bir modda ya da tek bir yolda ilerlemesine olanak tanırlar (Şekil 4). Damar çapla­rı 8.3 mikrometredir. Tek modlu fiberler, düşük sinyal kayıplarının olduğu ve yük­sek veri iletişim hızının gerektirdiği durumlarda kullanılırlar.

Çoklu Mod Fiberler: Işığın birden fazla modunu ileten fiberlerdir. Tipik damar çapları 50 mikrometre ile 62.5 mikrometre arasında değişir. Çoklu mod fiberler, kısa mesafeli uygulamalarda kullanılırlar.

Fiber Optiğin Temel Prensipleri
Fiber kablonun çalışması, ışığın tam yansıma prensibine dayanıyor. Işık, fiber kablo içinde (damarında) çeperlerden yansıyarak ilerler. Tam yansımanın olabilmesi ışık demetinin fiber kabloya giriş açısına bağlıdır.

Kırılma indeksi, ışığın bulunduğu ortamdaki yayılım hızını gösteren bir kavram. Işık boşlukta saate 300 000 km’lik bir hızla ilerler. Kırılma indeksi, ışığın boşluktaki hızının herhangi bir ortamda hızına bölünmesinden elde edilir:

Kırılma İndeksi=(Işığın Boşluktaki Hızı)!(Işığın Ortamdaki Hızı)

Boşluktaki kırılma indeksi bu durumda 1 dir. Aşağıdaki tablo, bazı tipik ortamlar için kırılma indeksini gösteriyor.

Ortam                            Tipik Kırılma İndeksi (Kızılötesi)          Işık Hızı
Boşluk                                                1                             Hızlı
Hava                                                  1,0003      
Su                                                     1,33      
Fiber Kablo Çeperi                                1,46      
Fiber Kablo Damarı                                1,48                        Yavaş

Bir ortamda ilerleyen ışık, başka bir ortama girdiğinde herhangi bir kayıp olmadan geldiği ortama geri yansırsa buna tam yansıma denir. Fiber kabloların çeperi (dış kaplama bölümü) ve damarı (iç bölümü) de­ğişik malzemelerden yapıldığı için fiber içinde ilerleyen ışık, damar bölgesinden çepere çarptığında tam yansımaya uğrayarak damara geri döner.

Tam yansımanın olabilmesi için çeperin kırılma indeksinin damarınkinden daha az olması gerekir. Işığın fiber kablo içinde tam yansı­maya uğrayarak ilerleyebilmesi için fiberin damar bölgesine giren ışığın bel­li bir açının altında olması gerekir. Bu kritik açının oluşturduğu hayali koniye kabul konisi denebilir. Kabul konisinin büyüklüğü, çeper ve damar kırılma indeksine bağlıdır. Aşağıdaki şekil bu tür bir yapıyı gösteriyor.
 
Uygulama Prensipleri

Elektromanyetik spektrumda insan gözünün algılayabildiği bölgeye görünür bölge diyoruz. Görünür bölgede ışığın dalga boyu, ışık renkleriyle ifade edilebilir. Gökkuşağı renkleri kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi görünür bölgede bulunurlar.  Fiber optik iletişiminde kullanılan elektromanyetik dalgaların dalga boyu görünür bölgenin üzerinde bulunur.

Tipik optik iletişim dalga boyları, 850 nano­metre (nm), 1310 nm, ve 1550 nm ’dir. Hem lazerler hem de LED ’ler fiber optik kablolar üzerinden ışık sin­yali üretiminde kullanılabilir. Lazer kaynakları 1310 veya 1550 nanometre ve tek mod uygulamalarında uygundur. LED ’lerse 850 veya 1300 nano­metre dalga boyundaki çoklu mod uygulamalarında kullanılır.

FREKANS
Fiberin en iyi çalıştığı bazı dalga boyu aralık pencereleri bulunuyor. Bunlara çalışma penceresi denebilir. Her pencere, tipik dalga boyunun et­rafında oluşur (Şekil 7). Aşağıdaki tablo bu pencereleri veriyor

     Pencere              Dalga boyu

     800 - 900 nm       850 nm

     1250-1350nm      1310nm

     1500—l600nm      1550nm

Bu pencerelerin seçilmesinin nedeni, fiber optiğin en iyi çalıştığı bölgeler olması, diğer bir deyişle eldeki ışık kaynağıyla iletişim özelliklerinin en iyi şekilde çakışması. Sistemin frekansındansa şu anlaşı­lıyor: Sayısal veya analog sinyalin modülasyon frekansı veya diğer bir anlatımla ışık kaynağı tarafından bir saniyede gönderilen sinyal sayısı. Frekans, hertz birimi ile ölçülür. 1 hertz saniyede bir pulsa (atmaya) karşılık gelir. İletişimde kullanılan pratik birimse megahertz’dir (MHz) ve saniyede bir milyon atmaya karşılık gelir.
 
Fiber Optik Kablolarda Kayıplar
Fiber kablo içinde yol alan ışık sin­yalinin enerjisi ve dolayısıyla şekli, değişik nedenlerle kayba uğrar. Bu kayıp desibel cinsinden ölçülür (dB/km). Belli bir mesafede kullanılan fıberin düşük kayıplı olması gerekir. Dolayısıyla düşük kayıplı fiber optik sistemleri tercih edilir. Örneğin ilk çıkış gücünün %50’sinin kaybı, 3.0 dB’lik bir kayba karşılık gelir. Fiber kablolar birleştirildiğinde ya da sistem içine monte edildiğinde, bazı kayıplar­la karşılaşılır (Şekil 9). Iki fiber kablo uç uca birleştirilirse, tipik kayıp 0.2 dB dir. Kayıp nedenleri pek çok olmakla birlikte iç ve dış kayıplar olarak iki sı­nıfa ayrılabilir.

Işık sinyali, fiber kablo içinde herhangi bir düzensiz bölgeye gelirse saçılıma uğrar ve saçılıma uğramış sinyal o bölge tarafından emilerek ilerlemesi engellenebilir. Rayleigh saçılımı, bilinen en önemli saçılım tipidir (genelin %96’sı). Fiber içindeki ışık, fiberi oluşturan cam atomları ile etkileşir. Işık dalgaları atomlarla esnek çarpışma yapar ve ışık dalgası saçılıma uğrar. Eğer ışık saçılımdan sonra tam kırılmayı sağlayan açıdan daha büyük bir açıyla çepere çarparsa, fiber kabloyu terk eder ve kaçar.

İkinci tip iç kayıp, ışık sinyalinin fiber tarafından emilmesidir. Bu tür kayıplar genel kayıpların %3-5’ini oluşturur. Işık sinyalinin fıber tarafından emilmesinin nedeni, fiberi oluşturan camın içinde bulunan kirliliklerdir. Bunlar titreşim veya başka çeşit enerji kayıplarına neden olurlar. Diğer kayıp tipiyse dış kayıplardır. Örneğin, eğer fiber optik kablo bükülürse bu bölgedeki gerilim artar ve gerilimin artması da kırılma indeksini değiştirir. Bu durumda ışık sinyalinin tam yansıması gerçekleşmeyerek damar bölgesinin terk edilmesine neden olur. Bu tür eğilmelere makro bükülüm adı verilir.

Bu bükülümler mikro düzeyde kablonun içinde olursa yine sinyal fiberin damar bölgesini terk ederek kayba neden olur. Işık atması, fiber kablo içinde yolculuğu sırasında yayılır. Bu durumda atma genişleyerek bir önceki veya bir sonraki atma ile çakışır; yani gönderilen ışık sinyali artık ayrılamaz hale gelir. Sonuç olarak iletilen bilginin karakteristik özelliği yitirilmiş olur. Diğer bir anlatımla bilgi kaybolur.

Daha önce anlatıldığı gibi yayılma, ışık sinyalinin dağılmasına neden olur. Bu dağılma, ışık atmalarının birbirle­riyle birleşmelerine neden olur. Belli bir mesafede ve belli bir frekansta gönderilen atma, alıcı tarafından okunamaz hale gelir. Bunun dışında, genellikle çoklu mod fiberlerde görünen sinyallerin üs tüste gelip karışması da bilginin kaybına neden olur. Sistemlerin bant aralığı bir kilometrede megahertz (MHz) ile ölçülür. Örneğin eğer bir sistemin bant aralığı 200 MHz-km ise, bir saniyede 200 milyon atma (puls) bir kilometrelik fiber içinde birbirlerine karışmadan algılayıcıya ulaşır.

Endüstrinin gelişimine bakıldığın­da, bilgi çağının 1985’te başladığını ve 1995 yılından itibaren hızının yavaşla­dığını söylemek yanlış olmaz. Artık yeni bir çağa, iletişim çağına hızla ilerliyoruz. Bu çağın en önemli karakteri, bilgiye ulaşmanın ve bilginin dağıtımının yeni iletişim araçlarıyla yapılması. İnsanların İnternet’i kullanmaya başlaması ve bu konudaki talebin çok hızlı artması, ulusal iletişim altyapısının tekrar gözden geçirilmesine ve yenilenmesine neden olmuş bulunuyor.

Kromatik dağılım, ışık kaynağında kullanılan dalga boyu aralığına bağlıdır. Lazer veya LED’ler tarafından üretilen ışığın dalga boyu belli bir aralıkta olur. Fiber içinde yol alan değişik dalga boyundaki dalgalar, değişik hızlara sahiptir. Dolayısıyla eşit mesafeleri farklı sürelerde alırlar; bu da sinyalin yayılmasına neden olur. Sinyalin gereğinden fazla yayılması onun karakterini bozar ve bilginin kaybolmasına neden olur. Bu tür kayıplar, tek mod fiber optik uygulamalarında oldukça önemlidir.

Bant Aralığı: Bant aralığını, ışık sinyali gönderildikten sonra diğer uçta bulunan detektörün ayırabileceği özellikleri taşıyan bilgi miktarı olarak tanımlayabiliriz. Bu çağa ulusal bazda ayak uydurmanın en önemli kriteriyse, ülkedeki iletişim trafiğinin büyüklüğü. İletişimi arttırmanın ve çağa ayak uydurmanın yoluysa doğal olarak alt yapının yeterin­ce iyi olmasına bağlıdır. Dolayısıyla fiber teknolojilerinin ülkemizde yoğun olarak kullanılması yaşamsal öneme sahip bir gereklilik.

Bilgi çağında insanlar daha çok tek yönlü, etkileşimsiz olarak bilgiye ulaşmanın yolunu arıyorlardı. Yeni durumda, yani iletişim çağında koşullar hızla değişiyor. Yeni durumda insanlar bilgiye ulaşmada ve diğerleri ile iletişimde çift yönlü ve etkileşimli araçlar kullanıyorlar. Fiber optik kablolar artık tüm ülkelerde hızla bakır kabloların ve diğer iletişim araçlarının yerini alıyor. Fiber optik kabloların diğer iletişim ortamlarından en önemli farkı, ses, veri ve görüntü iletişimindeki yüksek hız. Fiber kablo uçları yakında oturma odamıza kadar uzanacak. Diğer uçtaysa, milyonlarca bilgi kaynağının ve etkileşimli iletişim sağlayabildiğimiz kişilerin olduğunu düşünürsek globalleşmenin ne olduğunu ve önemini anlamak şüphesiz daha kolay olacak.

60-96-144 FİBERLİ KABLODA RENK SIRALAMASI

 

Sıra No Fiber Tüp Rengi Sıra No Fiber Renkleri
1 Kırmızı 1 kırmızı
RAL 3000 2 sarı
  3 yeşil
  4 mavi
  5 menekşe
  6 kahverengi
  7 siyah
  8 turuncu
  9 pembe
  10 gri
  11 açık yeşil
  12 naturel
2 Sarı 13 kırmızı
RAL 1021 14 sarı
  15 yeşil
  16 mavi
  17 menekşe
  18 kahverengi
  19 siyah
  20 turuncu
  21 pembe
  22 gri
  23 açık yeşil
  24 naturel
3 Yeşil 25 kırmızı
RAL 6018 26 sarı
  27 yeşil
  28 mavi
  29 menekşe
  30 kahverengi
  31 siyah
  32 turuncu
  33 pembe
  34 gri
  35 açık yeşil
  36 naturel
4 Mavi 37 kırmızı
RAL 5015 38 sarı
  39 yeşil
  40 mavi
  41 menekşe
  42 kahverengi
  43 siyah
  44 turuncu
  45 pembe
  46 gri
  47 açık yeşil
  48 naturel
5 Menekşe 49 kırmızı
RAL 4005 50 sarı
  51 yeşil
  52 mavi
  53 menekşe
  54 kahverengi
  55 siyah
  56 turuncu
  57 pembe
  58 gri
  59 açık yeşil
  60 naturel
6 Kahverengi 61 kırmızı
RAL 9001 62 sarı
  63 yeşil
  64 mavi
  65 menekşe
  66 kahverengi
  67 siyah
  68 turuncu
  69 pembe
  70 gri
  71 açık yeşil
  72 naturel
7 Siyah 73 kırmızı
RAL 3000 74 sarı
  75 yeşil
  76 mavi
  77 menekşe
  78 kahverengi
  79 siyah
  80 turuncu
  81 pembe
  82 gri
  83 açık yeşil
  84 naturel
8 Turuncu 85 kırmızı
RAL 1021 86 sarı
  87 yeşil
  88 mavi
  89 menekşe
  90 kahverengi
  91 siyah
  92 turuncu
  93 pembe
  94 gri
  95 açık yeşil
  96 naturel
9 Pembe 97 kırmızı
RAL 6018 98 sarı
  99 yeşil
  100 mavi
  101 menekşe
  102 kahverengi
  103 siyah
  104 turuncu
  105 pembe
  106 gri
  107 açık yeşil
  108 naturel
10 Gri 109 kırmızı
RAL 5015 110 sarı
  111 yeşil
  112 mavi
  113 menekşe
  114 kahverengi
  115 siyah
  116 turuncu
  117 pembe
  118 gri
  119 açık yeşil
  120 naturel
11 Açık Yeşil 121 kırmızı
RAL 4005 122 sarı
  123 yeşil
  124 mavi
  125 menekşe
  126 kahverengi
  127 siyah
  128 turuncu
  129 pembe
  130 gri
  131 açık yeşil
  132 naturel
12 Beyaz 133 kırmızı
RAL 9001 134 sarı
  135 yeşil
  136 mavi
  137 menekşe
  138 kahverengi
  139 siyah
  140 turuncu
  141 pembe
  142 gri
  143 açık yeşil
  144 naturel

Telekomünikasyon

Telekomünikasyon ('uzak iletişim'), Fransızca '' télécommunication '' daireünden geçmiştir. Duyum, yazı, resim, simge ya da her çeşit bilginin tel, radyo, optik ile başka elektromanyetik dizgelerle iletilmesi, kucak yayımı ya da...

Uydu Sistemi

Fırlatma Evresi yaklaşık 25 dakika süren bu evre, en kısa fakat tüm evreler içinde en önemli olanıdır ve Fransız Arianespace firması tarafından gerçeklestirilmistir. Ateslemeler Fransız Guyanası’ndan, KOUROU dakı fırlatma rampasından...

ISDN Teknolojisi

ISDN (Integrated Services Digital Network), günümüzde kullanılan ses, veri, video, resimler vb. gibi farklı servisleri, hizmetleri, uygulamaları iletmek ve birleştirmek amacıyla oluşturulmuştur. ISDN, kullanışlı ve esnek bir altyapı sistemine sahip...

    Yusuf Gökçe

    'Yusuf GÖKÇE Blog' Teknoloji'nin her dalından hayatımızı kolaylaştıran buluşların kısa ve öz teknik bilgileri bu portalda olacak...

    Aktüel Haberler

    Bizden Makaleler

    16 Ekim 2024
    05 Ağustos 2024
    05 Ağustos 2024
    © 2024 Yusuf Gökçe. Elektrik, Elektronik, Bilgisayar, Otomasyon, Telekominikasyon...

    Arama